Sanayiden İnşaata  Sektör Göçü
Sanayi ve inşaat sektörleri  arasında 
karlılık  yapısı
karşılaştırıldığında ,kar oranları  
inşaat lehine  farklar
oluşturuyor. Bu  durum, diğer sektörlerde
faaliyet gösteren firmaların iştahını artırıp “sektör göçüne “yönelmelerine
sebep oluyor.Karlılık seviyesinin yüksek olmasının yarattığı cazibenin yanısıra
,  Bireysel yatırımcıların konut alımına
talep göstermesi ,Sektör Göçünü özendirmeye devam ediyor. 
Neden bireysel yatırımcılar konut alımını
tercih ediyor?  2014 yıl sonu itibari ile
konut fiyatlarındaki artış %17 olarak gerçekleşmiştir.Bu oran %8,17 olan  2014 enflasyon seviyesinin çok üzerindedir.Bu
oran ,nette %8,5 -10  aralığında yer alan
faiz getirisinin de çok üzerindedir.  Bu
sebeple yatırımcılar gayrimenkulü ana yatırım araçlarından biri olarak görmeye
başlamış ve konut talebinde artış oluşturmuşlardır.Ayrıca  Yabancıların Türkiye’de emlak alımının
kolaylaştırlmasına  ilişkin düzenlemeler
ile  yabancılara olan konut satışımızda
ciddi  artış oluşmuş ve her mahallede başta
Rus, İngiliz ,Kuveyt’li ve Suriye’li olmak üzere birçok  yabancı komşumuz oluşmuştur. İngilizler ve Kuzey Avrupalılar  iklim koşulları ve hayatın daha ucuz olması
nedeniyle Türkiye'den yazlık ev alarak kendilerine uygun tatil imkanı
sağlamaktadırlar.2015 ilk 6 ayında   Türkiye'de
gayrimenkule yatırım yapan yabancı sayısı 
136 bin kişiye ulaşmıştır.Yabancıların en fazla gayrimenkul
sahibi olduğu iller arasında Antalya ,Mugla,İstanbul İzmir ve Bursa yer alıyor.
TSKB’nin Ocak 2015 raporuna göre;
Demografik yapı, Türkiye’de konut talebini
belirleyen önemli dinamiklerden biri durumunda. Genç nüfus profili iki açıdan
konut talebini destekliyor. Her yıl 650 bin civarında evlilik gerçekleşiyor ve
buna bağlı bir konut talebi oluşuyor. Ayrıca kentleşmeye bağlı olarak büyük
şehirlerde yalnız yaşayan insanların sayısı hızlı bir artış içinde. Aile ve
Sosyal Politikalar Bakanlığı tarafından yapılan bir araştırmaya göre Türkiye’de
yalnız yaşayanların oranı son 5 yılda yaklaşık iki kat artış gösterdi. 2006
yılında %2,7 olan oran, 2011 yılında %4,7’ye yükseldi. Yalnız yaşayanlar
arasında özellikle “Hiç evlenmemiş, genç erkek nüfus” oranının hızla yükseldiği
belirleniyor. 
İnşaat sektörünün istihdama etkisi yaklaşık 3.000.000
kişi.Ancak arz-talep dengesi ,  kentsel
dönüşüm ve  yurtdışı piyasalarda
yaşanmakta olan daralma sebebiyle bozulmaya başlamıştır.Talebin çok üzerinde
arz fazlası oluşmaya başlamıştır.Zaman içerisinde oluşacak sektörel durgunluk
ülke istihdam yapısında da olumsuzluk yaratacaktır.Arz fazlasının sebepleri
arasında ,üst gelir grubuna yönelik projelerin yoğunlaşması gösterilebilir.Kentlerde
ev sahipliği azalırken ,konut satışlarının  artıyor olması, parası olan kitlelerin birden
fazla ev sahibi olmalarından kaynaklanıyor.Bu kitleler birikimlerini üretken
olmayan kaynağa yönlendirdiği için genel ekonomi açısından tasarruf açığı
oluşmasına da sebep oluyor.Aynı zamanda konut fiyatlarındaki artışı da
tetikliyorlar.
Arz fazlası yaratan bir diğer konu ise Kentsel dönüşüm !
Yasalara göre konutların yıkılıp tekrar inşaa edilmesini Kentsel dönüşüm olarak
adlandırıyoruz.Kentsel Dönüşüm ile Mevcut yasalara göre %30-%40 konut artışı
sağlanabiliyor. Her daire sahibinin hak sahibi olması yüklenici firmaların
maliyetlerini artırıyor.Bu sebeple yüklenici firmalar emsal değeri yüksek  yerlere konut yapmayı tercih ederek Arz
fazlası yaratılmasına sebep oluyorlar.
İştah artıran karlılık yapısına heveslenerek gerçekleşen sektör
göçüne DUR demek gerekiyor!!!
“Merkez Bankası verilerine göre inşaat sektörünün
bankalara olan kredi borcu 2011 yılında 49 milyar TL seviyesindeyken bu miktar
2013 yılı sonunda 85 milyar TL’ye  (38 milyar USD) yükseldi. İnşaat
sektörünün borçluluk miktarının yüksekliği büyük risk oluşturmakla birlikte
200’den fazla sektörü etkileyen bu sektörde yaşanabilecek sıkıntı, Türkiye’de
bankacılık ve reel sektörde ciddi sıkıntılara yol açabilecektir.
 
 
